Prim Gün Sayısının Dolması Nedeniyle Fesih ve Kıdem Tazminatı

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2009/17494
Karar No.
2011/18376
Tarihi
20.06.2011
İLGİLİ MEVZUAT
1475-İŞ KANUNU (İK)/14
KAVRAMLAR
YAŞLILIK AYLIĞI ALMAYA HAK KAZANILDIĞI İÇİN FESİH
KIDEM TAZMİNATI
EMEKLİLİK ŞARTLARININ ARAŞTIRILMASI
ÖZET
DAVACI BÖLGE ÇALIŞMA MÜDÜRLÜĞÜNE VERDİĞİ DİLEKÇESİNDE DAVALI İŞYERİNDEN 25.05.2006 TARİHİNDE MALULEN EMEKLİ OLMAK İÇİN AYRILDIĞINI BELİRTMİŞTİR. DAVALI İŞVERENCE İMZALANAN İŞ MÜFETTİŞİ TUTANAĞINDA AYNI TARİHTE EMEKLİLİK NEDENİYLE AYRILDIĞINI, BU TARİH İTİBARIYLA HESAP FİŞİ DÜZENLENEREK SSK ÇIKIŞININ YAPILDIĞINI, ANCAK EMEKLİ OLUP OLMADIĞI BİLİNMEDİĞİNDEN KIDEM TAZMİNATI ÖDENMEDİĞİNİ BELİRTMİŞTİR. DAVALI İŞVEREN CEVAP DİLEKÇESİNDE İSE 1.000.00 TL ÖDENDİĞİNİ KABUL ETMİŞTİR. MAHKEMECE SSK PRİM GÜNÜ DOLMADIĞINDAN EMEKLİ OLAMADIĞI, EMEKLİ OLABİLMEK İÇİN YENİ İŞYERİNE GİRDİĞİ GEREKÇESİYLE KIDEM TAZMİNATI İSTEĞİNİN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR. DOSYADA DAVACININ PRİM GÜN SAYISI YETMEDİĞİNDEN EMEKLİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN BİR SSK YAZISI BULUNMAMAKTA, EMEKLİLİK TALEBİNİN YENİ İŞE GİRDİĞİNDEN İŞLEMDEN KALDIRILDIĞINA İLİŞKİN BİR SSK EVRAKI BULUNMAKTADIR. BUNUN DIŞINDA İLK İŞE GİRİŞİNİN 01.05.1988 OLDUĞUNA İLİŞKİN İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİ VE % 50 ÖZÜRLÜ OLDUĞUNA İLİŞKİN SAĞLIK KURULU RAPORU BULUNMAKTA, BUNA RAĞMEN KAÇ GÜN PRİM YATTIĞINA İLİŞKİN BİR KAYIT BULUNMAMAKTADIR. DAVACI ANCAK 31.12.2006 TARİHİNDE YENİ BİR İŞYERİNE GİRMİŞTİR.
Davacı, yıllık ücretli izin alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Y. Tekbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.

4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi yollamasıyla yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 4. bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan bent uyarınca fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandık hükümlerine göre yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması gerekir. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar ve faiz başlangıcı da bu tarih olarak esas alınmalıdır.

Dairemizce, daha önce verilen kararlarda, derhal yapılan fesihlerde henüz ihbar tazminatı ödenmemişken ve yine ihbar öneli süresi içinde işçinin emeklilik başvurusu hali, işçinin emeklilik suretiyle feshi olarak değerlendirilmekteydi. Bu halde işçi ihbar tazminatına hak kazanamaz ise de, kamu kurumları bakımından kıdem tazminatı hesabında daha önce borçlanmış olduğu askerlik süresinin dikkate alınması gerekmekteydi. Kamu kurumu işyerleri bakımından askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına yansıtılması noktasında işçi lehine olarak değerlendirilebilecek bu husus, işçinin ihbar tazminatına hak kazanamaması sebebiyle de işçinin aleyhinedir. Dairemizin, derhal feshin ardından önel içinde işçinin emeklilik için dilekçe vermesi halinde feshin işçi tarafından gerçekleştirildiği görüşü, işe iadeyle ilgili iş güvencesi hükümleri de dikkate alındığında 4857 sayılı İş Kanunun sistematiğine uygun düşmemektedir. Gerçekten açıklanan çözüm tarzında işveren feshi yerine işçinin emeklilik sebebiyle feshine değer verildiğinden, işçi iş güvencesinden de mahrum kalmaktadır. Bu nedenle, işverenin derhal feshinin ardından, işçinin ihbar tazminatı ödenmediği bir anda yaşlılık aylığı için tahsiste bulunmasının işveren feshini ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir. Dairemizce, konunun bütün yönleriyle ve yeniden değerlendirilmesi sonucu, işverence yapılan feshin ardından ve henüz ihbar tazminatı ödenmediği bir sırada işçinin emeklilik için başvurusunun işçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamına gelmeyeceği sonucuna varılmıştır.

1475 sayılı yasanın 14. maddesine 25/08/1999 gün ve 4447 sayılı yasanın 45 maddesi ile 5. bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanmamış olsa da, işyerinden anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir. Aksi halde işçinin başka bir işyerinde çalışmak için 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 5. bendi hükmüne dayanması yasal hakkın kötüye kullanımı niteliğindedir. Dairemiz konuyla ilgili bir kararında, işçinin bir gün sonra başka bir işveren ait işyerinde çalışmasının, feshin anılan 5. bent hükmüne uygun olmadığını gösterdiği sonucuna varmıştır ( Yargıtay 9.HD. 4.4.2006 gün 2006/ 2716 E, 2006/8547 K. ).

Somut olayda davacı Bölge Çalışma Müdürlüğüne verdiği dilekçesinde davalı işyerinden 25.05.2006 tarihinde malulen emekli olmak için ayrıldığını belirtmiştir. Davalı işverence imzalanan iş müfettişi tutanağında aynı tarihte emeklilik nedeniyle ayrıldığını, bu tarih itibarıyla hesap fişi düzenlenerek SSK çıkışının yapıldığını, ancak emekli olup olmadığı bilinmediğinden kıdem tazminatı ödenmediğini belirtmiştir. Davalı işveren cevap dilekçesinde ise 1.000.00 TL ödendiğini kabul etmiştir.

Mahkemece SSK prim günü dolmadığından emekli olamadığı, emekli olabilmek için yeni işyerine girdiği gerekçesiyle kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.

Dosyada davacının prim gün sayısı yetmediğinden emekli olamayacağına ilişkin bir SSK yazısı bulunmamakta, emeklilik talebinin yeni işe girdiğinden işlemden kaldırıldığına ilişkin bir SSK evrakı bulunmaktadır. Bunun dışında ilk işe girişinin 01.05.1988 olduğuna ilişkin işe giriş bildirgesi ve % 50 özürlü olduğuna ilişkin sağlık kurulu raporu bulunmakta, buna rağmen kaç gün prim yattığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Davacı ancak 31.12.2006 tarihinde yeni bir işyerine girmiştir.

Böyle olunca 25.05.2006 tarihinde davacının prim gün sayısı ve maluliyetine göre yürürlükteki SSK mevzuatına uygun olarak emekliliği hak kazanıp kazanmadığı kesin olarak tesbit edilmeden yürürlükteki mevzuata göre emekli olama hakkını kazanıp kazanmadığı kesin olarak saptanmadan eksik inceleme ile kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.