Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri her özel hukuk uyuşmazlığı için
arabuluculuğa gidilebilir . Bunu, tarafların sulh olabildikleri özel hukuk
uyuşmazlıkları arabuluculuğa elverişlidir, şeklinde de ifade edebiliriz. Arabuluculuğa
elverişli uyuşmazlıklar, yabancılık unsuru da taşıyabilir. Kanun’a tabi bir arabuluculuk
uygulaması için, yine Kanun’da yazan özelliklere sahip bir uyuşmazlığın konu edilmesi
gerekir. Ancak bunun yanında tarafların amacının uyuşmazlığı çözmek olması, sürecin
başarısı açısından önemlidir. Tarafların müzakere yeteneğine sahip olmaması veya
aralarında iletişim kurabilmeleri için yardım gerekmesi hâlinde, yine arabuluculuk
yöntemi değerlendirilmelidir. Bununla beraber arabuluculuk doğru zamanda
uygulanırsa başarılı olan bir yaklaşımdır. Örneğin, yeni gerçekleşmiş bir çatışma
durumunun hemen ardından gelen taraflar için arabuluculuk muhtemelen uygun
olmayabilir. Bu nedenle zamanlama önemlidir.
Arabuluculuğa elverişli uyuşmazlıklar, özel hukukun neredeyse tamamında
görülmektedir. Bunlar içinde en önemlileri şöyledir:
Ticari Uyuşmazlıklar: Çek ve bonodan, rekabet yasağından, fikrî mülkiyetten, komisyon
sözleşmesinden, yayım sözleşmesinden, rehin karşılığı ödünçten kaynaklanan ve banka
ve finans kurumları ile yaşanan uyuşmazlıklar ticaridir; arabuluculuğa elverişlidir. Bu
uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurulması, ekonomik olduğu gibi ticari ilişkilerin
korunmasını ve gizliliği sağlar. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi
uyarınca Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde sayılan ticari davalar ile diğer
kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan
alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması
dava şartı haline gelmiştir.
İşçi-İşveren Uyuşmazlıkları: İş ve çalışma ilişkisinden veya iş akdinin feshinden
kaynaklanan işe iade istemleri, ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, yıllık ücretli izin
alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı ile ihbar ve kıdem tazminatı alacakları,
arabuluculuk uygulaması açısından elverişlidir. Bu sayede ve mümkün olan hâllerde, iş
ilişkisi korunabilir veya kısa sürede az maliyetle bir çözüme ulaşılabilir. 7036 sayılı İş
Mahkemeleri Kanununun 3. maddesine göre bireysel veya toplu iş sözleşmesine
dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda,
arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Tüketici Uyuşmazlıkları: Kredi kartı, tüketici kredileri, bankacılık sözleşmeleri, ayıplı mal
ve ayıplı hizmet, peşin ve taksitle satım, sigorta, ulaşım, kargo sözleşmeleri, abonelik,
özel eğitim ve özel kurs, devre tatil, devre mülk, paket tur ve özel hastane işlemlerinden
doğan pek çok uyuşmazlık tüketici uyuşmazlıkları içine girer ve arabuluculuğa
elverişlidir. Bu alanlarda varılacak dostane çözümler, arabuluculuğun diğer faydaları
yanında, mal veya hizmet sağlayıcısının ticari itibarının korunmasına yardımcı olur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/A maddesi uyarınca, aynı
maddede düzenlenen istisnalar hariç, tüketici mahkemelerinde görülen
uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Kira Uyuşmazlıkları: Kira bedelinin ödenmemesi, kira bedelini tespit ve tahliye, en sık
karşılaşılan kira uyuşmazlıklarıdır. Bu uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurulması,
dava açılmasına, icra takibi yapılmasına, eşya haczine ve kiracının cebrî icra ile
tahliyesine gerek bırakmadan uyuşmazlığın çözülmesine fırsat tanıyabilir.
Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıkları: El birliği ile sahip olunan mallardaki ortaklığın
giderilmesi, tarafların çok sayıda olması veya iletişim eksikliği nedeniyle genellikle
anlaşma sağlanamadığından, sıklıkla karşılaşılan ve dava yoluna başvurulan
uyuşmazlıklardır. Bu davalarda, dava sonunda ortaklığa konu mallar icra yoluyla açık
artırmada satılarak bedeli ortaklar arasında paylaştırılır. Dava ve satış masrafları, satış
bedelinin önemli bir tutarının harcanmasına neden olur. Özellikle miras ortaklığında, aile
bireylerinin aile yadigârı olarak gördüğü malların satılması, maddi kayıplar yanında
manevi kayıplara da neden olabilir. Arabuluculuk yöntemi, bu uyuşmazlıkların tarafların
isteklerine uygun bir şekilde çözümünde katkı sağlar.
Aile Uyuşmazlıkları: Nişanın bozulması sonucunda hediyelerin iadesi ve maddi tazminat
istemleri, evliliğin devamı boyunca malların yönetimi, evliliğin devamı boyunca mallar
üzerinde tasarruf, evliliğin sona ermesi hâlinde mal paylaşımı, evliliğin sona ermesi
hâlinde tazminat ve nafaka, aile hukukuna ait arabuluculuğa elverişli alanlar arasında
yer alır. Aile uyuşmazlıkları, birbirine bağlı ve süreklilik arz eden ilişkiler içinde bulunacak
kişilerin taraf olduğu uyuşmazlıklardır. Bu tip uyuşmazlıklar, üzüntü verici ve sıkıntıları
artırıcı şartlarda ortaya çıkar. Bu uyuşmazlıklar sonucunda ayrılık ve boşanma,
çocukların velayeti konuları gibi ailenin bütün üyelerini etkiler (Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi Aile Arabuluculuğu Hakkındaki R (98) 1 Sayılı Tavsiye Kararı madde 5).
Boşanmanın kendisi ve velayet arabuluculuğa elverişli değildir. Elbette taraflar velayet
konusunda hemfikir oldukları hususları hâkime iletebilirler. Bu durumda hâkim boşanma
kararı ile birlikte çocuğun çıkarlarını da düşünüp velayet konusunda bir karar verecektir.
Eğer çatışma çocuğu etkileyen bir boyuttaysa çocuğun yüksek yararına öncelik verilir.
Hukuk uyuşmazlıklarının her biri açısından arabuluculuk, değişik özellikler gösterebilse
de arabuluculuğa ilişkin değerler ve hedefler ortaktır. Bununla birlikte, özellikle hukuki
arabuluculuk, ticari arabuluculuk ve aile arabuluculuğu düşünüldüğünde, arabulucunun
rolü ve yöntemin işlevi bakımından ciddi farkların bulunduğu gözlenir. Özellikle “aile
arabuluculuğu” eğitim ve kuralları itibariyle ayrıca incelenmeye muhtaçtır4. Aile
uyuşmazlıklarının doğası ve içeriği farklıdır. Ticari ve hukuki arabuluculuklarda
uyuşmazlık konusu ve taraflar özellikle borçlar hukuku ve ticaret hukuku hükümlerine
göre şekillenirken, aile arabuluculuğu aile hukuku alanında doğan uyuşmazlıklarda ve
bu kapsamda yer alan kişiler arasında gerçekleşir.
Arabulucu, taraflardan birinin süreci veya sürecin sonunda varılan anlaşmanın
sonuçlarını anlamadığı düşüncesinde ise öncelikle sürecin ve anlaşmanın sonuçlarının
anlaşılması için tarafsızlığını zedelemeden açıklamalar yapabilir. Ayrıca gerekli görürse, o
tarafa hukuki yardım almasını tavsiye edebilir.
Kaynak: Temel Arabuluculuk Eğitimi Katılımcı Kitabı, 2021, Sayfa 31,32