Markalar arasında, iltibas (karıştırılma) ihtimali değerlendirilirken, ürünü kullanacak olan kesimin özellikleri de göz önüne alınmalıdır. Aşağıda tam metni sunulan Yargıtay kararında, doktor ve eczacılar tarafından kullanılacak olan ilacın marka ibareleri arasındaki benzerliğin, iltibasa sebebiyet vermeyeceği belirtilmiştir.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2009/13331
Karar No. 2011/5967
Tarihi 16.05.2011
İLGİLİ MEVZUAT
556-KHK/7
KAVRAMLAR
MARKA TESCİL BAŞVURUSU
İLTİBAS İHTİMALİNİN BULUNMAMASI
TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS İHTİMALİNİN BULUNMAMASI
ÖZET
DAVACI, MARKA TESCİL BAŞVURUSUNDA ONKOLOJİ İLAÇLARI KONUSUNDA KENDİSİNİ SINIRLAMIŞTIR. DAVALININ MARKASI İSE 5, 16 VE 35. EMTİA VE HİZMET SINIFLARINDA TESCİLLİ OLUP 5. EMTİA SINIFI, İNSAN VE HAYVAN SAĞLIĞI İÇİN İLAÇLAR VE KİMYASAL ÜRÜNLERDEN OLUŞMAKTADIR. BU DURUMDA TARAF MARKALARI ARASINDAKİ İLTİBAS İHTİMALİ DEĞERLENDİRİLİRKEN İLAÇLARIN DOKTOR VE ECZACILAR GÖZETİMİNDE KULLANILDIĞI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR. NİTEKİM DAVACI MARKASININ ONKOLOJİ İLACI İÇİN KULLANILACAK OLMASI, REÇETESİZ VE ECZACI DENETİMİ OLMAKSIZIN SATILMASI OLASILIĞINI DA ORTADAN KALDIRMAKTADIR. DEĞİNİLEN BU HUSUS, YARGILAMA SIRASINDA ALINAN İKİ AYRI BİLİRKİŞİ HEYETİ TARAFINDAN İNCELENMİŞ, DOKTOR VE ECZACILAR YÖNÜNDEN TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS İHTİMALİNİN BULUNMADIĞI KAPSAMLI VE DENETİME AÇIK RAPORLAR İLE BELİRLENMİŞTİR. BU DURUMDA, MAHKEMECE TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS İHTİMALİ BULUNMADIĞI KABUL EDİLEREK SONUCA GİDİLMESİ GEREKİR.
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13.5.2009 tarih ve 2007/9-2009/110 Sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Alper Bostancı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin “PLIAZON” markasının tescili için davalı Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruda bulunduğunu ancak davalının itirazı üzerine bu başvurunun davalı adına tescilli “PIOZON” markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, her iki marka arasında benzerlik ve iltibas bulunmadığını ileri sürerek, Türk Patent Enstitüsünün red kararının iptali ne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, her iki markanın 556 Sayılı KHK’nin m. 7/1-b anlamında ayırt edilemeyecek kadar benzer değilse de m. 8/1-b anlamında benzer olduğu, nisbi red nedenlerini düzenleyen bu madenin mal ve hizmetler arasında ayrım yapmadığı ve ilaçlar için farklı bir düzenleme getirmediği, kişilerin sınırsız sayıda seçenek özgürlüğü bulunduğu halde birbirine çok benzeyen markalan tescil ettirme istemlerinin korunmamasının gerektiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka tescil başvurusunun reddine karşı yapılan itirazın Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından reddi kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından “PLIAZON” markasının tescili amacıyla Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan başvuruya davalı firma tarafından “PIOZON” markası gerekçe gösterilerek yapılan itiraz Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından markalar arasında görsel ve işitsel benzerliğin üst seviyede olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Davacı, marka tescil başvurusunda onkoloji ilaçları konusunda kendisini sınırlamıştır. Davalının markası ise 5, 16 ve 35. emtia ve hizmet sınıflarında tescilli olup 5. emtia sınıfı, insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar ve kimyasal ürünlerden oluşmaktadır. Bu durumda taraf markaları arasındaki iltibas ihtimali değerlendirilirken ilaçların doktor ve eczacılar gözetiminde kullanıldığı göz önünde bulundurulmalıdır. Nitekim davacı markasının onkoloji ilacı için kullanılacak olması, reçetesiz ve eczacı denetimi olmaksızın satılması olasılığını da ortadan kaldırmaktadır. Değinilen bu husus, yargılama sırasında alınan iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından incelenmiş, doktor ve eczacılar yönünden taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı kapsamlı ve denetime açık raporlar ile belirlenmiştir. Bu durumda, mahkemece taraf markaları arasında iltibas ihtimali bulunmadığı kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.