T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2008/20144
Karar No.
2010/5410
Tarihi
13.04.2010
İLGİLİ MEVZUAT
506-SOSYAL SİGORTALAR KANUNU ( SSK )/10/26
818-BORÇLAR KANUNU/128
KAVRAMLAR
TRAFİK İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK
TAZMİNAT
ZAMANAŞIMI
ÖZET
ZAMANAŞIMININ BAŞLANGICI KONUSUNA GELİNCE; 506 SAYILI YASADA ZAMANAŞIMININ ( ÖZEL OLARAK ) DÜZENLENMEDİĞİ DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE; GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE ÇÖZÜM ARAMA GEREĞİ VARDIR. GERÇEKTEN DE BORÇLAR KANUNUN 128 MADDESİNDE: “ZAMANAŞIMI ALACAĞI MUACCEL OLDUĞU ZAMANDA BAŞLAR” DENİLMEKTEDİR. KURUM AÇISINDAN ALACAK HAKKI, BAĞLADIĞI GELİRİN YETKİLİ ORGAN TARAFINDAN ONAYLANDIĞI TARİHTE ÖDENEBİLİR HALE GELECEĞİNDEN, MUACCELİYET’İN ONAY TARİHİ OLACAĞI AÇIKTIR. O HALDE, MASRAFLAR İÇİN SARF VE ÖDEME, GELİRLER İÇİN İLK PEŞİN SERMAYE DEĞERİNİN BAŞLANGIÇTAKİ GELİR BAĞLAMA ONAY TARİHİNDE ZARARIN ÖĞRENMİŞ OLACAĞININ VE ZAMANAŞIMININ BU TARİHTE BAŞLAYACAĞININ KABULÜ GEREKİR
Dava, 23.12.1998 tarihli trafik-iş kazası sonucu sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleri uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26. maddesinde ki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar ( Tavan ) miktarı ile sınırlı iken. Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, 506 sayılı yasaya dayalı olarak işverenler aleyhine açılan rücuan tazminat davalarında; süregelen mevcut uygulama dışında, herhangi bir etkileşim ve değişim öngörülmediğinden, Borçlar Kanununun 332/I maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları ( işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs. ) sonucu, 26/I maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan. Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Kanunun 109/1 maddesine göre motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
Kurum, ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarında Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Zamanaşımının başlangıcı konusuna gelince; 506 sayılı Yasada zamanaşımının ( özel olarak ) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten de Borçlar Kanununun 128 maddesinde: “Zamanaşımı alacağı muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı, bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, masraflar için sarf ve ödeme, gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde zararın öğrenmiş olacağının ve zamanaşımının bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
Dava konusu somut olayda; kazaya sebep olan 3. kişi konumunda olan davalı A. G. yönünden; trafik kazasının 23.12.1998 tarihinde meydana gelmesine, ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihinin 28.05.2007 olmasına ve 08.02.2008 dava tarihine göre gelir yönünden alacağın zamanaşımına uğramadığının anlaşılmış bulunmasına göre; zamanaşımına uğramayan alacak yönünden HUMK’nun 74. maddesinde yer alan taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 13.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.