Mirasın Reddi

 

Hayatın normal akışı içerisinde bir kişi mirasbırakan’ın mal varlığını kabul etmek istemeyebilir. Medeni Kanunun 606. maddesi gereğince bu hak, mirasçı olduğunu sonradan öğrenmeme kaydıyla, mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde kullanılmalıdır. Aksi takdirde mirası kabul edilmiş olur.

 

Mirası reddetmediniz ancak daha sonra özellikle bu üç aylık süre geçtikten sonra, mirasbırakanınızın malvarlığından daha çok borcunun olduğunu öğrendiniz. Peki bu durumda ne olacak ? Süresi içerisinde mirası reddetmemeniz nedeniyle bu borçları ödemek zorunda mı kalacaksınız ? Yargıtay Hukuk Genel Kurulu aşağıda tam metnini vermiş olduğumuz kararla, mirasçıların mirası kabul ettiklerine ilişkin açık ve kesin eylemlerinin olmaması şartıyla, bu tür durumda olanların mirasın hükmen reddi davası açabileceklerine karar vermiştir. Buna göre, ölüm anında mirasbırakanın malvarlığı ve alacakları borçlarını karşılamıyorsa, mirasçılar reddi mirasın tescili davası açıp, mirasbırakanın borçlarını ödemekten kurtulabilirler.

Bu dava, alacaklılara husumet yöneltilmek suretiyle açılabileceği gibi , tereke alacaklıları tarafından mirasçılar aleyhine açılmış bulunan bir davada savunma olarak da ileri sürülebilir.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2008/4-332

K. 2008/336

T. 16.4.2008

• RÜCUAN TAZMİNAT ( Miras Bırakanın Ödemeden Aczi Açıkça Belli veya Resmen Tespit Edilmiş İse Miras Reddedilmiş Sayıldığı )

• ÖDEMEDEN ACİZ ( Dosya Kapsamından Miras Bırakanın Menkul ve Gayrimenkulu Bulunmadığı Gibi Herhangi Bir Gelirinin de Bulunmadığı/Miras Bırakanın Ödemeden Aczinin Açıkça Belli Olduğunun Kabulü Gerektiği )

• MİRASI HÜKMİ RED ( Miras Bırakanın Ödemeden Aczi Açıkça Belli veya Resmen Tespit Edilmiş İse Miras Reddedilmiş Sayıldığı – Sonuç Doğurabilmesi İçin Herhangi Bir İrade Açıklamasına veya Dava Açılmasına Gerek Olmadığı )

• MİRASI HÜKMEN REDDETMİŞ SAYILAN KİŞİ ( Tereke Alacaklıları Aleyhine Husumet Yönelterek Bu Durumun Tespitini İsteyebileceği Gibi Bunu Defi Yoluyla da İleri Sürebileceği – Rücuan Tazminat )

4721/m.

ÖZET : Dava, rücuan tazminat talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, mirasın reddine ilişkin hükümlerin uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Hükmi reddin sonuç doğurabilmesi için herhangi bir irade açıklamasına veya dava açılmasına gerek yoktur. Mirası hükmen reddetmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi bunu defi yoluyla da ileri sürebilir. Dosya kapsamından miras bırakanın menkul ve gayrimenkulu bulunmadığı gibi herhangi bir gelirinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, mirasın hükmen reddedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
DAVA : Taraflar arasındaki “Rücuen Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy Asliye 9. Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 25.05.2005 gün ve 2004/92 E., 2005/185 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 17.11.2006 gün ve 2005/13100 E., 2006/12449 K. sayılı ilamı ile;
( … Dava, haksız eylem nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davalıların miras bırakanı polis memurunu öldürdükten sonra cezaevinde intihar etmiştir. Mirasçı davalıların yasada öngörülen süre içerisinde mirası reddederek buna ilişkin karar örneğini dosyaya sunmadıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalılarca mirasın reddedildiği ve terekenin borca batık olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Mirasın reddine ilişkin yasal hükümlerin burada uygulanamayacağı gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın, açıklanan bu nedenle bozulması gerekmiştir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava rücu en tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurunun davalıları oğlu YA tarafından silahlı saldırıya uğradığını ve sonrasında vefat ettiğini, davalıların oğlu Y.A’nın ise intihar ettiğini, ölen polis memurunun hastane giderlerinin 4.355.040.000 TL. olduğunu ve müteveffa polis memurunun mirasçılarına 32.585.000.000 TL. tazminat ödenmesine karar verildiğini ileri sürerek 32.585.000.000 TL.’nin 31.12.2003 tarihinden itibaren, 4.355.040.000 TL.’nin ise 22.11.2002 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalılara oğullarından intikal eden mal varlığı bulunmadığını, aczi tüm çevre tarafından bilinirken öldüğünü, MK. 605/2. maddesinde açıkça belirtildiği gibi ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli ise mirasın reddedilmiş sayılacağını, mirasçıların ayrıca bir irade açıklamasına gerek bulunmadığını, davalıların mirası hükmen red etmiş olmaları nedeniyle miras bırakanın borcunun tazminine yönelik davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Yerel Mahkemece; “Davalıların miras bırakanının, ölüm tarihinde ödemeden aciz içinde olduğu ve mirasın hükmen red edildiği ve mirası red eden mirasçı davalıların miras bırakanın borcundan dolayı sorumlu olmadıklarının kabulü gerekir.” gerekçesi ile davanın reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, mirasın reddine ilişkin yasal hükümlerin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi “B.Ret; I.Ret beyanı; I.Ret hakkı” başlığı ile düzenlenmiştir.
Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Kayıtsız, şartsız red ( hakiki red )olup, bu davada uygulama dışındadır.
İkinci fıkrası “Ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu veyadan önceki cümle ilgilendirmektedir. Türk Kanunu Medenisi’nin 545. maddesinin sadeleştirilmiş şekli aynen kaleme alınmıştır.
Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği ( TMK. m. 599 )yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir.
Somut olayda, mirasçılar def’ i yolunu tercih etmişlerdir. Açılan bu davada miras bırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumun teyidi yönünden, mahkeme duruşma safahatında; Tapu Sicil Müdürlüğü’ne, SSK İhtiyarlık Sigorta Müdürlüğü’ne, Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne, Emekli Sandığı’na müzekkereler yazmış, aldığı cevaplarla miras bırakanın hiçbir taşınmazının bulunmadığı, vergi mükellefi olmadığı, SSK ve Emekli Sandığı’ndan maaş almadığı belirlenmiştir. Ayrıca; Emniyet Müdürlüğü’nden alınan cevabi yazıda da, miras bırakanın ölmeden önce boşta gezdiği, işinin olmadığı, üzerine kayıtlı mal varlığının bulunmadığı tespit edilmiştir. Dinlenen şahit de bu durumu teyit etmiştir.
Bu açıklamalardan anlaşıldığı gibi, miras bırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı gibi, maaşının da bulunmadığı, herhangi bir işte de çalışmadığı belirlenmiştir. Yani miras bırakanın ödemeden aczi açıkça bellidir. Karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olup, aksi davacı tarafından ispat edilememiştir.
Bu görüşümüzü; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.03.1984 gün ve 1982/2266 E, 1984/239 sayılı kararı ile, 14.03.2001 tarih ve 2001/2-220 E, 240 sayılı kararları da doğrulamaktadır.
Yukarıda açıklanan ve tüm dosya muhteviyatına uygun olan gerekçeler karşısında usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 16.04.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.