T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2009/7618
Karar No.
2009/17275
Tarihi
12.11.2009
İLGİLİ MEVZUAT
506-SOSYAL SİGORTALAR KANUNU ( SSK )/12/24/99/E.46
4958-SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU/35
KAVRAMLAR
İŞ KAZASI NEDENİYLE ANA BABAYA GELİR BAĞLANMASI
KANUNLARIN ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI
ÖZET
UYUŞMAZLIĞIN DAYANAĞINI OLUŞTURAN İNCELEME KONUSU 4958 SAYILI KANUNDA YURURLUĞE İLİŞKİN OZEL BİR DUZENLEMENİN BULUNMAMASI VE ANILAN KANUNLA 506 SAYILI KANUNA EKLENEN EK 46’NCI MADDENİN BİR YURURLUK MADDESİ OLMAYIP, SADECE, BAĞLANAN OLUM GELİRİNİN KESİLMESİ YONUNDEN BİR DUZENLEME İCERMESİ KARŞISINDA, SOSYAL GUVENLİK KURALLARININ TANIMLANAN NİTELİĞİ NEDENİYLE, SONUC OLARAK, 24’UNCU MADDEYLE İLGİLİ GORULMEKTE OLAN DAVALARDAKİ UYUŞMAZLIKLARDA HER İKİ DUZENLEMEDEN ANA VE BABA YARARINA OLAN DUZENLEMENİN UYGULANMASI GEREKMEKTEDİR
Davacılar vekili; sigortalı oğullan uzerinden davacılara, davalı Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığı (devredilen Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı) tarafından emekli maaşı bağlanması veya nakdi odeme yapılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiş, son oturumda ise isteminin aylık ve gelir bağlanmasına yonelik olduğunu acıklamıştır.
Mahkemece dava kısmen kabul edilerek, davacılara 01.09.2003 tarihinden gecerli olmak uzere aylık (gelir) bağlanması gerektiğinin tespiti yonunde hukum kurulmuştur.
Hukmun, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi uzerine, temyiz isteğinin suresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi T.O. tarafından duzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan soma işin gereği duşunuldu ve aşağıdaki karar tespit edildi.
02.11.1998 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu, davacıların cocuğu olan sigortalının bekar olarak yaşamını yitirmesi uzerine sigorta mufettişince yapılan soruşturma sonrası duzenlenen 24.03.2000 gunlu teftiş raporuyla davacı anne ve babanın olum gelirine hak kazanmadıklarının belirlendiği, 31.05.2005 tarihinde gelir tahsis başvurusunda bulunan davacıların istemlerinin davalı Kurumca reddedilmesi uzerine iş bu davanın acıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Ana ve babaya gelir bağlanması” başlığını taşıyan 24’uncu maddesinin birinci fıkrası, “Sigortalının olumu tarihinde eşine ve cocuklarına bağlanması gereken gelirlerin toplamı, sigortalının yıllık kazancının %70’inden aşağı ise, artanı, eşit hisseler halinde, gecimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına gelir olarak verilir. Ancak bunların her birinin hissesi sigortalının yıllık kazancının %70’inin dortte birini gecemez.” hukmunu icermekte iken 06.08.2003 gunu yururluğe giren 4958 sayılı Kanunun 35’inei maddesi ile fıkrada yer alan “gecimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen” ibaresi, “sosyal guvenlik kuruluşlarına tabi calışmayan veya 2022 sayılı Kanuna gore bağlanan aylık haric olmak uzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan” biciminde değiştirilmiş; ayrıca, 4958 sayılı Kanunun 53’uncu maddesi ile 506 sayılı Kanuna eklenen ek 46’ncı madde ile; bu maddenin yururluğe girmesinden soma olen sigortalıların anne ve babalarına bağlanan gelir ve aylıkların sosyal guvenlik kuruluşlarına tabi olarak calışmaya başladıkları veya 2022 sayılı Kanuna gore bağlanan aylık haric olmak uzere, buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almaya başladıkları tarihi izleyen odeme donemi başından itibaren kesileceği yonunde duzenleme yapılmıştır.
Bu aşamada; anılan yasal değişikliğin yururluğe girdiği tarihten once gercekleşen olumlerde, hak sahibi anne ve/veya babaya gelir bağlanabilmesi icin hangi koşulların aranması gerektiği uzerinde durulması gerekmekte olup, uyuşmazlığın cozumu, sosyal guvenlik hukukunun niteliğinin irdelenmesi ile birlikte kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların incelenmesini de zorunlu kılmaktadır. Kanunların geriye yurumesi konusunda mevzuatımızda genel bir duzenleme olmadığı gibi; konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 gun ve 528/533 sayılı ilamında da acıkca belirtildiği gibi. kural olarak; her kanun, yururluğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuclarını doğurmaya başlar ve bu tarihten soma meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yururluğe girmelerinden onceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yurumeyecekleridir. Genel kural bu olmakla beraber; kamusal nitelikteki sosyal guvenlik hukukunda, suregelen uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni kanun veya duzenleyici kural “derhal yururluğe girme, , niteliği nedeniyle uygulanmalı ve hukuki sonuclarını doğurmalıdır. Tamamlanmış hukuki durumları yeni kanun veya duzenleyici kuralın etkilememesi ve onlar uzerinde hukuki sonuc doğurmaması ise kazanılmış hakları saklı tutma amacı taşımaktadır. Kanunların zaman yonunden uygulanmalarında soz konusu temel kural ortaya konulduktan soma onemle belirtilmelidir ki; uyuşmazlığın dayanağını oluşturan inceleme konusu 4958 sayılı Kanunda yururluğe ilişkin ozel bir duzenlemenin bulunmaması ve anılan Kanunla 506 sayılı Kanuna eklenen Ek 46’ncı maddenin bir yururluk maddesi olmayıp, sadece, bağlanan olum gelirinin kesilmesi yonunden bir duzenleme icermesi karşısında, sosyal guvenlik kurallarının tanımlanan niteliği nedeniyle, sonuc olarak, 24’uncu maddeyle ilgili gorulmekte olan davalardaki uyuşmazlıklarda her iki duzenlemeden ana ve baba yararına olan duzenlemenin uygulanması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulumun 06.04.2005 gun ve 2005/10-183 Esas, 2005/241 Karar numaralı ilamında da aynı goruş benimsenmiştir.
Diğer taraftan; 506 sayılı Kanunun “Zamanaşımı ve hakkın duşmesi” başlıklı 99’uncu maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanunda aksine hukum bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan gelirin, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl icinde istenmezse zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda olanların gelirlerinin, yazılı istek gununu izleyen aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiştir.
Yukarıdaki acıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; mahkemenin, sozu edilen yasal değişikliği gozeten yaklaşımı yerinde ise de, bu konuda yeterince inceleme yapılmadığı belirgindir. Bu bakımdan; davacılar yonunden 24’uncu maddede yer alan, sosyal guvenlik kuruluşlarına tabi calışmama veya 2022 sayılı Kanuna gore bağlanan aylık haric olmak uzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almama koşullarının gercekleşip gercekleşmeği yonunde yontemince araştırma yapılmalı, iş kazası sonrası davacıların tahsis başvurularına ilişkin tum bilgi ve belgeler Kurumdan getirtilmeli, zamanaşımı ve gelir başlangıcı konusu, 99’uncu madde hukmu de dikkate alınarak irdelenmeli ve elde edilecek sonuca gore karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular goz onunde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hukum kurulması isabetsizdir.
Ayrıca 506 sayılı Kanunun 12’nci maddesinde; iş kazaları ile meslek hastalıkları halinde sağlanan sigorta yardım turu, sigortalının olumunde hak sahiplerine gelir bağlanması olarak acıklanmış, 24’uncu madde başlığı “Ana ve babaya gelir bağlanması” olarak duzenlenmiş, anılan madde iceriğinde “gelir” terimine yer verilmiştir. Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 388’inci maddesinin son fıkrasında ise; yargılama sonunda kurulan hukum sonucu kısmında, gerekceye ait herhangi bir soz yinelenmeksizin, istek sonuclarından her biri hakkında verilen hukumle taraflara yuklenen borc ve tanınan hakların, mumkunse sıra numarası altında birer birer, acık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gosterilmesinin gerekli olduğu belirtilmiş, 389’uncu maddesinde de, mahkemece verilen karar ile iki tarafa yuklenen gorev ve tanınan hakların kuşku ve duraksamaya yol acmayacak surette oldukca acık yazılması gerektiği yonunde duzenleme yapılmıştır. Mahkeme hakimi. Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 74’uncu maddesi gereğince istemle bağlı ise de, davacı tarafın taleplerinin hukuki nitelendirmesi kendisine duşen gorevdir ve taraflar arasında cekişme konusu yapılan, konularda yasal mevzuat suzgecinden gecirmeden hukum kuramaz. Bu bakımdan kabule gore; eldeki davada, mahkemece oluşturulan hukum fıkrasında davacılara bağlanması gereken sosyal sigorta yardımı belirtilirken “gelir” ile birlikte uzun vadeli sigorta kolları yonunden uygulama olanağına sahip “aylık” sozcuğune de yer verilerek yukarıda anılan duzenlemelere aykırı ve hukmun yerine getirilmesi aşamasında kuşku ve duraksamaya yol acıcı nitelikte karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yonleri amaclayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hukum bozulmalıdır.
SONUC: Temyiz edilen hukmun yukarıda acıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.11.2009 gununde oybirliğiyle karar verildi.