T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2009/17117
Karar No.
2010/8666
Tarihi
20.09.2010
İLGİLİ MEVZUAT
818-BORÇLAR KANUNU/41
KAVRAMLAR
İŞ KAZASI SONUCU MALULİYETTDEN DOĞAN TAZMİNAT
ISLAH
MANEVİ TAZMİNAT
ÖZET
DAVACI, İŞ KAZASI SONUCU MALULİYETİNDEN DOĞAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İLE TEDAVİ GİDERİNİN ÖDETİLMESİNE KARAR VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR. SOMUT OLAYDA, DAVACI İŞÇİ TARAFINDAN KONUSU MADDİ TAZMİNAT OLAN BİR DAVA AÇILMIŞ OLUP, BU DAVANIN YARGILAMASI SIRASINDA DAVACI DAVA DİLEKÇESİNİ ISLAH İLE MADDİ TAZMİNAT MİKTARINI ARTIRDIKTAN SONRA AYRICA MANEVİ TAZMİNAT İSTEĞİNDE DE BULUNMUŞTUR. ISLAHTA DAVA KONUSU OLMAYAN BİR TALEBİN DAVA KAPSAMINA ALINMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. BU NEDENLE “DAVACININ AYRICA DAVA AÇMA HAKKI SAKLI KALMAK ÜZERE MANEVİ TAZMİNATA İLİŞKİN ISLAH İSTEMİNİN REDDİNE” ŞEKLİNDE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ HAKKINDA HÜKÜM KURULARAK SÖZ KONUSU ISLAHA DEĞER VERİLMESİ DOĞRU BULUNMAMIŞTIR
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminat ile tedavi giderinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının tedavi giderleri ile maddi ve yapılan ıslah sonucu manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat isteminin reddine 140, 00 TL tedavi gideri ile 25.000, 00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
HUMK’ nun 427. maddesindeki parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 40.000.000 TL olan kesinlik sınırı 1.000.000.000 TL’ye ( 1.000, 00-YTL ) çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000.000.000.TL ( 1.000, 00-YTL )’ yi geçmesi gerekir.
HUMK’ na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz. Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı ( 10, 00-YTL ) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”
2008 yılında bu parasal sınır 1.250, 00YTL.olarak uygulanmıştır. Ote yandan 20.11.2008 gün ve 27060 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı’na ait 387 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde. 2008 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 1, 2 olarak öngörülmüştür. Buna göre. 2009 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için. ‘temyize konu dava değerinin 1.400.00. YTL/sini geçmesi gerekir.
İnceleme konusu karar, bu tarihten sonra verilmiş ve davacı yararına 140, 00 TL’ lık tedavi giderlerine ilişkin hüküm kesin: nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak davalının davacı yararına tedavi gideri verilmesine ilişkin hükme yönelik temyiz dilekçesinin kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine,
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3-Mahkeme, ıslah dilekçesi ile davaya katılan manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar vermiştir. HUMK’ nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek-taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacının peşin harç yanında başvuru harcımda yatırarak yeni bir talepte bulunması halinde ise bu talebin bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır.
Somut olayda, davacı işçi tarafından konusu maddi tazminat olan bir dava açılmış olup, bu davanın yargılaması sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırdıktan sonra ayrıca manevi tazminat isteğinde de bulunmuştur. Islahta dava konusu olmayan bir talebin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle “davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken manevi tazminat istemi hakkında hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.