İş Kazası Sonucu Maluliyet

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2010/7930
Karar No.
2010/10884
Tarihi
04.11.2010
İLGİLİ MEVZUAT
4857-İŞ KANUNU (İK)/7
KAVRAMLAR
TRAFİK İŞ KAZASI SONUCU MALÜLİYETTEN DOĞAN TAZMİNAT
İŞVERENİN SORUMLULUĞU
TAŞIMA İŞİ
İŞ KAZASI SONUCU ZARAR
BEDEN GÜÇ KAYBI
ÖZET
DAVACI, TRAFİK İŞ KAZASI SONUCU MALÜLİYETİNDEN DOĞAN MADDİ TAZMİNATIN ÖDETİLMESİNE KARAR VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR. İŞVERENİN İŞİNİN GÖRÜLMESİ İÇİN SİGORTALILARIN İŞİN GÖRÜLECEĞİ YERE EMNİYETLİ VE GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE GÖTÜRÜLÜP GETİRİLMELERİ İŞVERENİN YÜKÜMÜNDE OLAN BİR SORUMLULUKTUR. İŞVEREN BU GÖREVİNİ KENDİ ARAÇ VE İŞÇİSİYLE YAPABİLECEĞİ GİBİ BAŞKASINA AİT ARAÇ VE İŞÇİ İLE DE YERİNE GETİREBİLİR. TAŞIMA İŞİNİN İŞVERENİN NAM VE HESABINA YAPILMASI DURUMUNDA, İŞÇİYE KARŞI SORUMLULUK DOĞRUDAN İŞVERENE AİTTİR.
Davacı, trafik iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Havva Aydınlı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Dava, 29.9.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda cismani zarara uğrayan davacının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalı iş verenin kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle varılan sonuç doğru değildir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 1.10.2004 tarihli giriş bildirgesiyle dava dışı İnsan Gücü İnsan Kaynakları Eğitim ve Danışmanlık Limited Şirketi tarafından işe alındığı, bu şirketin isteyen firmalara bordro danışmanlığı, istihdam danışmanlığı ve elaman temini gibi hizmetler verdiği ve davalı şirketle aralarında işci teminine ilişkin 2.8.2004 tarihli sözleşme bulunduğu, davacının bu sözleşme kapsamında davalı firmaya ait Cendere Mevkii RBS Sitesi Ayazağa /Şişli adresinde bulunan depoda mal teslimi yükleme boşaltma işlerinde çalıştığı, davalı şirketin işçi taşıma işlerini dava dışı Transay Ltd. Şirketine verdiği, 29.09.2005 olay tarihinde davacının servis aracı ile işe giderken servis aracının karıştığı trafik kazası sonucunda yaralandığı, olayın SGK.’ca iş kazası olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık zarara uğrayan sigortalının bindiği aracın davalı işveren şirkete ait olmamasına ve araç şoförü ile davalı işveren arasında hizmet akdi bulunmamasına karşın, meydana gelen zararlandırıcı olaydan davalı işverenin sorumlu olup olmayacağı noktasındadır.

4857 sayılı İş Yasası’nın 7. maddesinde “İşverenin devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisinin gerçekleşmiş olacağı, bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesini geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olacağı, geçici iş ilişkisi kurulan işverenin işçiye talimat verme hakkına sahip ve işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlü olduğu, işçinin işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumlu olacağı, işverenin ücret ödeme yükümlülüğünün devam edeceği, geçici iş ilişkisi kurulan işverenin işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile birlikte sorumlu olduğu, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemelerin geçici iş ilişkisinde uygulanacağı bildirilmiştir.

Geçici iş ilişkisi ( Ödünç İş İlişkisi ) 4857 sayılı İş Kanunu ile getirilen yeni bir sözleşme türüdür. Üçlü bir şekilde ortaya çıkar. Şirketler topluluğunda veya holdinglerde vasıflı işgücü ihtiyacının karşılanmasına yöneliktir. Buna göre, işveren devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur.

4857 sayılı Yasa’nın 7/1. maddesinde geçen “Bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur.” hükmünden de anlaşılacağı üzere ödünç iş ilişkisinin temeli, işveren ( ödünç veren işveren ) ile işçi arasında önceden kurulmuş bir iş sözleşmesi ilişkisidir. İşçinin ödünç veren işvereni ile iş ilişkisi devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı süre içinde işçiyi gözetme borcundan, ödünç veren işveren ile birlikte sorumludur. Bu bağlamda 4857 sayılı Yasa’nın 7. maddesi, işçiyi gözetme borcu açısından, her iki işvereni birlikte sorumlu tuttuğundan müteselsil sorumluluk gündeme gelecektir.

İşverenin işinin görülmesi için sigortalıların işin görüleceği yere emniyetli ve güvenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri işverenin yükümünde olan bir sorumluluktur. İşveren bu görevini kendi araç ve işçisiyle yapabileceği gibi başkasına ait araç ve işçi ile de yerine getirebilir. Taşıma işinin işverenin nam ve hesabına yapılması durumunda, işçiye karşı sorumluluk doğrudan işverene aittir.

Davacı sigortalı araçta yolcu olup kendisine atfedilecek bir kusur bulunmadığından, ödünç alan işveren konumunda bulunan ve taşıma işini yaptıran davalı şirketin davacı sigortalının taşıma işi sırasında gerçekleşen bu iş kazası sonucu oluşan zararının tümünden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda işin esasına girilerek, davacının beden güç kaybının SGK.’ca belirlendiğine ilişkin dosyada bir belge bulunmadığından, SGK’nun ilgili İl Müdürlüğünden davacının sürekli iş göremezlik derecesinin belirlenip belirlenmediğini sormak, belirlenmemiş ise davacıya sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi için SGK.’na müracaat etmesi için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.