T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2009/10004
Karar No.
2010/10370
Tarihi
25.10.2010
İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/388
KAVRAMLAR
İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞGÖREMEZLİK
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
KISA KARAR VE GEREKÇELİ KARAR ARASINDA ÇELİŞKİ
ÖZET
HAKİMİN SON OTURUMDA TUTANAĞA YAZDIRIP TEFHİM ETTİĞİ KARAR, ESAS KARAR OLUP, SONRADAN YAZILAN GEREKÇELİ KARARIN BU KARARA AYKIRI OLMAMASI GEREKİR. OYSA 17.02.2009 GÜNLÜ OTURUMDA TEFHİM EDİLEN KISA KARARDA İSTEMİNİN KABULÜ İLE; 31.846,87 TL MADDİ TAZMİNATIN VE 5.000,00 TL MANEVİ TAZMİNATIN OLAY TARİHİNDEN İTİBAREN İŞLEYECEK YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE DENİLMİŞ OLMASINA KARŞIN, GEREKÇELİ KARARIN HÜKÜM FIKRASINDA İSTEMİNİN KABULÜ İLE; 31.846,87 TL MADDİ TAZMİNATIN VE 5.000,00 TL MANEVİ TAZMİNATIN OLAY TARİHİNDEN İTİBAREN İŞLEYECEK YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE DAVALILARDAN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN TAHSİLİ İLE DAVACIYA VERİLMESİNE DENİLEREK, HÜKMEDİLEN TAZMİNATIN DAVALIDAN MI YOKSA DAVALILARDAN MI TAHSİL EDİLECEĞİ KONUSUNDA KISA KARAR İLE, GEREKÇELİ KARARIN AYKIRI OLDUĞU, ZAPTIN VE KARARIN İNCELENMESİNDEN AÇIKÇA ANLAŞILMAKTADIR. BU DURUMDA, GEREKÇELİ KARARIN HÜKÜM FIKRASI İLE TEFHİM EDİLEN KISA KARAR ARASINDAKİ BU ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ SURETİYLE GERÇEĞE VE HUKUKA UYGUN BİR KARAR VERİLMESİ GEREĞİ AÇIKTIR
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Beleç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan davacı işçinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece isteminin kabulü ile; 31.846,87 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa 17.02.2009 günlü oturumda tefhim edilen kısa kararda isteminin kabulü ile; 31.846,87 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine denilmiş olmasına karşın, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında isteminin kabulü ile; 31.846,87 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine denilerek, hükmedilen tazminatın davalıdan mı yoksa davalılardan mı tahsil edileceği konusunda kısa karar ile, gerekçeli kararın aykırı olduğu, zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, gerekçeli kararın hüküm fıkrası ile tefhim edilen kısa karar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 25.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.