İş Kazası Sonucu İşgörmezlik Maddi Tazminat

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2008/6596
Karar No.
2010/4267
Tarihi
25.03.2010
İLGİLİ MEVZUAT
506-SOSYAL SİGORTALAR KANUNU ( SSK )/26
KAVRAMLAR
İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK
TAZMİNAT
İŞ GÖREMEZLİK ORANI
ÖZET
İŞ KAZASI NEDENİYLE, DAVALI İŞVERENE KARŞI AYRICA AÇILMIŞ BİR RÜCU DAVASININ BULUNMADIĞI YÖNÜNDEKİ TEREDDÜTLERİN GİDERİLMESİ AÇISINDAN, USULÜNCE YAPILACAK ARAŞTIRMA İLE, BU HUSUS AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMALIDIR. BAĞIMSIZ OLARAK ÖNCEKİ İŞ KAZASI İLE İLGİLİ AÇILMIŞ BİR RÜCU DAVASININ MEVCUT OLMAMASI HALİNDE, 1988 TARİHLİ İŞ KAZASINA İLİŞKİN İLK PEŞİN DEĞERLİ GELİRİN TAHSİLİNE YÖNELİK KURUM İSTEMİ ZAMANAŞIMI KAPSAMINDA KALMIŞ OLACAĞI İÇİN, ANCAK, 1997 TARİHLİ İKİNCİ İŞ KAZASI NEDENİYLE SİGORTALIYA BAĞLANAN GELİRİN İLK PEŞİN DEĞERİ DAVAYA KONU YAPILABİLECEKTİR. BU YÖNDE İSE; SİGORTALIDA HER İKİ İŞ KAZASI NEDENİYLE OLUŞAN VE BALTHAZAR FORMÜLÜ UYGULANMAK SURETİYLE BİRLEŞTİRME İLE TESPİT EDİLEN %27, 92’LİK ORAN İÇERİSİNDEKİ, İKİNCİ İŞ KAZASI SEBEBİYLE OLUŞAN İŞ GÖREMEZLİK, ORANSAL OLARAK BELİRLENMELİ VE BELİRLENECEK BU ORAN ÜZERİNDEN BAĞLANAN GELİRİN İLK PEŞİN DEĞERİ TESPİT EDİLEREK VARILACAK SONUCA GÖRE BİR KARAR VERİLMELİDİR
Davacı; işkazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve masrafların 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul üne karar verilmiştir.

Hükmün, davacı Kurum ile, davalı işveren Şirket tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Dava, davalı işverene ait aynı işyerinde 29.11.1988 ve 03.02.1997 tarihlerinde meydana gelen iki ayrı iş kazası nedeniyle; birleşmeyle %27, 92 oranında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile, yapılan ödemelerin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece;davalı işveren kusuru %75 alınmak ve 506 sayılı Yasanın 26. maddesine yönelik Anayasa Mahkemesi iptal kararı gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.

İnceleme konusu somut olayda;davalı işverene ait işyerinde 29.11.1988 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %15, 2 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan Kurum sigortalısına, 11.12.1989 tahsis onay tarihli gelir bağlama kararıyla 12.05.1989 tarihinden itibaren gelir bağlanmış; sigortalı aynı işyerinde 03.02.1997 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu ise %15 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalmış ve 28.01.2005 tarihli sürekli iş göremezlik tespit kararıyla, sigortalının %15.2 ve %15 iş göremezlik oranları. Balthazar formülü kullanılarak birleşme ile %27, 92 olarak belirlenmiş ve davacı Kurum; 06.09.2005 tarihli iş bu dava ile, sigortalıya anılan oranlar üzerinden bağlanan gelir ile, yapılan masrafların tahsilini istemiştir.

506 sayılı Yasaya dayalı olarak işverenler aleyhine açılan rücuan tazminat davalarında; süregelen mevcut uygulama dışında, herhangi bir etkileşim ve değişim öngörülmediğinden. Borçlar Kanununun 332/I maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çerçevede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları ( işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs. ) sonucu, 26/I maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla, zamanaşımı, süregelen eski uygulamalar gibi, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden ise, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen haksız fiil zaman aşımına ( 1 ve 10 yıl ) tabii olduğunda tereddüt yoktur. Zamanaşımının başlangıcı ise; 506 sayılı Yasada zaman aşımının ( özel olarak ) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten de Borçlar Kanunun 128 maddesinde: “Zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı, bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, 26 maddeye ilişkin davalarda zaman aşımı, masraflar için sarf, tediye; gelirler için ise ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinden başlatılması gerekmektedir.

İş bu davanın işverene karşı açılmış olması ve davalı işveren Şirketin de süresinde zamanaşımı definde bulunmuş olması karşısında; davaya konu 29.11.1988 tarihli iş kazası nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin değerinin, anılan iş kazası nedeniyle dava tarihi öncesinde, davalı işverene yönelik ayrıca açılmış bir davanın bulunmaması halinde, zamanaşımı kapsamında kalmış olacağı muhakkaktır.

Yukarıdaki bilgiler ışığı altında: 29.11.1988 tarihli iş kazası nedeniyle, davalı işverene karşı ayrıca açılmış bir rücu davasının bulunmadığı yönündeki tereddütlerin giderilmesi açısından, usulünce yapılacak araştırma ile, bu husus açıklığa kavuşturulmalıdır. Bağımsız olarak önceki iş kazası ile ilgili açılmış bir rücu davasının mevcut olmaması halinde, 1988 tarihli iş kazasına ilişkin ilk peşin değerli gelirin tahsiline yönelik Kurum istemi zamanaşımı kapsamında kalmış olacağı için, ancak, 1997 tarihli ikinci iş kazası nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin değeri davaya konu yapılabilecektir. Bu yönde ise; sigortalıda her iki iş kazası nedeniyle oluşan ve Balthazar formülü uygulanmak suretiyle birleştirme ile tespit edilen %27, 92’lik oran içerisindeki, ikinci iş kazası ( 03.02.1997 ) sebebiyle oluşan iş göremezlik, oransal olarak belirlenmeli ve belirlenecek bu oran üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin değeri tespit edilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.