İş Kazası Husumet

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2009/3626
Karar No.
2009/12811
Tarihi
24.12.2009
İLGİLİ MEVZUAT
818-BORÇLAR KANUNU/41
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/38
KAVRAMLAR
MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜ
HUSUMET
HASMIN TEMSİLCİSİNDE HATA YAPILMASI
ÖZET
MAHKEMECE İŞİN ESASINA GİRİLMEYEREK DAVALI SAĞLIK BAKANLIĞINA YÖNELİK DAVANIN HUSUMETTEN REDDİNE VE BAKANLIK YARARINA AVUKATLIK ÜCRETİ VERİLMESİNE, T.TELEKOMİNİKASYON A.Ş.’NE USULÜNE UYGUN ŞEKİLDE YÖNELTİLMİŞ BİR DAVA BULUNMADIĞINDAN T.TELEKOMİNİKASYON A.Ş. İLE İLGİLİ OLARAK HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ, AYRICA DAVACI VEKİLİNİN DAVA DİLEKÇESİ ÜZERİNDEKİ BU DEĞİŞİKLİĞİ ( DÜZELTMEYİ ) HANGİ AŞAMADA YAPTIĞI ARAŞTIRILARAK DİSİPLİN VE CEZAİ YÖNDEN SORUŞTURMA YAPILMASI GEREKİP GEREKMEDİĞİNİN DE DEĞERLENDİRİLEREK SONUCA GİDİLMESİ GEREKİRKEN KARAR BAŞLIĞINDA DAVACI OSMAN DEMİREL’İN ADINI DA GÖSTERMEMEK SURETİYLE YAZILI ŞEKİLDE KARAR VERİLMİŞ OLMASI USUL VE YASAYA AYKIRI OLUP BOZMA NEDENİDİR
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekillerince temyiz, edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi O. Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre mahkemece davacı Emine Ö.’e ilişkin olarak verilen hükme yönelik davacı Emine Ö.’ün tüm davalı T.Telekominikasyon A.Ş. vekilinin 2 nolu bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.

2- Dava, davacı Emine Ö.’ün kardeşi olan sigortalı Abdullah D.’in iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradığı manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.

Davacının kardeşi sigortalı Abdullah D.’in öldüğü iş kazasında sigortalının kusursuz olduğu, davalı işverenin istihdam ettiği araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.

Bu ilkeler gözetildiğinde davacı Emine Ö. yararına hükmedilen 7.500.00-TL manevi tazminatın fazla olduğu anlaşılmakla davalı T.Telekominikasyon A.Ş. vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve daha uygun bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.

3- Davacı Osman D.’in Birleştirilen ek davasına gelince;

Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının dava dilekçesinde husumeti Sağlık Bakanlığına yönelttiği “UYAP” sistemine kayıtta davalı olarak “Sağlık Bakanlığının” yer aldığı ve mahkemece de davalı olarak Sağlık Bakanlığına dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak dava dilekçesinde davacı vekili tarafından “Sağlık Bakanlığı” sözcüklerin silinerek “T.Telekominikasyon A.Ş.” olarak el yazısı ile düzeltme yapıldığı ve bu düzeltmenin imza ile paraf edildiği. Sağlık Bakanlığı vekilinin davaya karşı yazılı olarak cevap verdiği, bu arada T.Telekominikasyon A.Ş. de dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği ve bu Kurum vekilinin 6.11.2008 tarihli duruşmaya geldiği, ilk duruşmaya mazeret bildiren davacı vekilinin 6.11.2008 tarihli duruşma da “Usulü bir hata yapıldığını, bunu düzeltmek için dilekçe vereceğini, davalının T.Telekominikasyon A.Ş. olduğunu, Sağlık Bakanlığının tevzide zuhulen yazıldığını” beyan ettiği, Sağlık Bakanlığı vekilinin ise “tebliğ edilen dilekçede Sağlık Bakanlığının davalı olarak gösterildiği, davanın husumetten reddine, karar verilmesi gerektiğini” bildirdiği, mahkemece davacı vekiline düzeltme dilekçesi vermesi için önel verildiği, davacı vekilinin verdiği 7.11.2008 tarihli düzeltme dilekçesinde davalı adını T.Telekominikasyon A.Ş. olarak düzelttiği, Ankara 5. İş Mahkemesince dosyanın fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle Ankara 9. İş Mahkemesinde görülen 2008/221 Esas nolu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği ve karar başlığında gerek Sağlık Bakanlığını gerekse T.Telekominikasyon A.Ş. ‘ni davalı olarak gösterdiği, ölen sigortalının T.Telekominikasyon A.Ş.’nin işçisi olduğu, davalı Sağlık Bakanlığının taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bir davanın taraflarının kimleri olduğu, davacı tarafından dava dilekçesinde gösterilir. Davaya davacının dava dilekçesinde taraf olarak gösterdiği kişi veya kişiler arasında devam edilir. Dava sırasında her ikisinin de taraf ve dava ehliyeti ile taraf sıfatlarının mevcut olduğu, anlaşılırsa, o zaman taraflar arasındaki uyuşmazlık esastan incelenip karara bağlanır.

Islah yolu ile davanın taraflarının veya taraflarından biri değiştirilemez. Öte yandan davanın hasmın temsilcisinde hata yapılması halinde dava bu nedene dayalı olarak reddedilmeyip davanın gerçek temsilciye yöneltilerek sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yerleşik bir Yargıtay görüşü var ise de somut olayda hasmın temsilcisinde hata yapılmayıp hasmın kendisinde hata yapıldığından düzeltme yolu ile davanın T.Telekominikasyon A.Ş.’ne yöneltilmesi de mümkün değildir.

Bu durum karşısında mahkemece işin esasına girilmeyerek davalı Sağlık Bakanlığına yönelik davanın husumetten reddine ve Bakanlık yararına avukatlık ücreti verilmesine, T.Telekominikasyon A.Ş.’ne usulüne uygun şekilde yöneltilmiş bir dava bulunmadığından T.Telekominikasyon A.Ş. ile ilgili olarak hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi, ayrıca davacı vekilinin dava dilekçesi üzerindeki bu değişikliği ( düzeltmeyi ) hangi aşamada yaptığı araştırılarak disiplin ve cezai yönden soruşturma yapılması gerekip gerekmediğinin de değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken karar başlığında davacı Osman Demirel’in adını da göstermemek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Sağlık Bakanlığı ile aleyhine hüküm kurulan T.Telekominikasyon A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin ve T.Telekominikasyon A.Ş. vekilinin davacı Osman Demirel’e ilişkin hükme yönelik öteki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 13.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.