T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2010/4892
Karar No.
2012/11435
Tarihi
04.04.2012
İLGİLİ MEVZUAT
1475-İŞ KANUNU (İK)/14
4857-İŞ KANUNU (İK)/22/25
KAVRAMLAR
KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI
HAKSIZ FESİH
İŞ AKDİNİN FESHİ
ÖZET
ŞVEREN TARAFINDAN DAVACI İŞÇİ 25.11.2008 TARİHLİ YAZI İLE YİNE GİRİŞ ÇIKIŞ KARTLARINI BASMADIĞI GEREKÇESİYLE UYARILMIŞ VE UYARI YAZISINDA “….AYNI DAVRANIŞIN TEKRARI HALİNDE İŞ SÖZLEŞMENİZİN FESHİ SONUCUNU DOĞURACAĞI İHTAREN TEBLİĞ EDERİZ” ŞEKLİNDE BELİRTİLMİŞTİR. İŞVEREN, 25.11.2008 TARİHLİ İHTARNAMESİNİ TAKİBEN 28.11.2008 TARİHLİ FESİH BİLDİRİMİYLE DAVACI İŞÇİNİN İŞ AKDİNİN ÖNCEKİ İHTARLARA KONU “İŞTEN SIKLIKLA SÜRESİNDEN ÖNCE AYRILMAK” GEREKÇESİYLE FESHETMİŞTİR. DAVACININ SON İHTARI 25.11.2008 TARİHLİ OLUP, BU TARİH İLE FESİH BİLDİRİMİNİN YAPILDIĞI 28.11.2008 TARİHİ ARASINDA DAVACININ YENİ BİR EYLEMİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. İŞÇİNİN İHTARA KONU EYLEMİNDEN SONRA YENİ BİR EYLEM OLMADIĞI TAKDİRDE İHTARLARA KONU EYLEM NEDENİYLE İŞ AKDİNİN FESHİ HAKLI SAYILAMAZ. BU NEDENLE DAVACININ KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI TALEPLERİNİN KABULÜ GEREKİRKEN REDDİ BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Alper Kılıç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : A ) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı dilekçesinde, davalı iş yerinde 13.03.2006 tarihinde işe başladığını, 27.11.2008 tarihinde davalı iş yerinde görevli muhasebecinin kendisini çağırarak yarından itibaren işten çıkarılacağını haber verdiğini, çıkış kağıdını imzalamasını istediğini ancak kendisinin imzalamadığını, haksız yere işten çıkarıldığı halde hak ettiği kanuni haklarının kendisine ödenmediğini, kıdem, ve ihbar tazminatı alacaklarının hak ediş tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan alınarak kendisine ödenmesine, yargılama giderlerinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B ) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili dilekçesinde, davacının 13.03.2006 tarihinde müvekkil şirkette işe başladığını, davacının saat başı ücret aldığını, sözleşmenin bu şekilde yapıldığını, 06.11.2008-18.11.2008 ve 25.11.2008 tarihleri arasında iş yerine giriş ve çıkışlarda personel işçinin basması gereken giriş-çıkış kartını basmadığını, bu davranışından dolayı şirket yetkilileri tarafından yazılı olarak ihtar edildiğini, 27.11.2008 tarihli dilekçesi ile söz konusu tarihlerde işi olduğundan bahisle işe gelmediğini kabul ettiğini, davacının bu davranışını sürekli hale getirdiğini, bu şekilde işte devamsızlık yaptığını, iş yerinin çalışma düzenini bozduğundan dolayı da 28.11.2008 tarihinde İş Kanunu’nun 25/II maddesi gereğince olarak iş akdini feshettiğini, bu nedenle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C ) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
D ) Temyiz:
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
E ) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kıdem ve tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İş sözleşmesinin, işveren tarafından hatırlatıldığı halde işçinin görevlerini yapmamakta ısrar etmesi nedeniyle haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin ( II ) numaralı bendinin ( h ) alt bendinde, işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmamakta ısrar etmesi durumunda işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu hükme bağlanmıştır.
İş görme edimi işçi tarafından işverenin verdiği talimatlara uygun olarak yerine getirilmelidir. İşverenin talimatlarının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile getirilebilecek sınırlamalar ile işçinin eğitimi, yeteneği ve takati gibi hususlara aykırılık oluşturmamalıdır.
1475 sayılı Yasada işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmaması haklı fesih nedeni olarak sayılmış ve işçinin bu anlık durumu yeterli görülmüşken, 4857 sayılı Yasa ile işçinin “görevi yapmamakta ısrar etmesi” kuralı getirilmiştir. Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardından sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından devamlılık arz etmelidir.
İşveren tarafından fesih öncesinde, işçinin yapmakla yükümlü olduğu görevleri hatırlatılmalıdır. Bu hatırlatmanın sözlü ya da yazılı biçimde yapılması mümkündür. Bu konuda ispat yükü de işverendedir.
İşçinin görev tanımının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça öngörülmüş olması işverenin hatırlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
İşçiye yapılacak hatırlatmada, işçiden yapması istenen görev açık biçimde bildirilmeli ve işin tamamlanmasına yetecek bir süre öngörülmelidir. Bildirimde, görevin hatırlatılması yeterlidir. Görevin gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda iş sözleşmesinin feshedileceği hususunun ayrıca bildirilmesi gerekmez.
İşçinin, verilen görevin bir kısmını yapmış olması halinde, bu davranışının nedenleri üzerinde durulmalı ve işverenin haklı fesih imkânının olup olmadığı, gerekirse uzman bilirkişilerce değerlendirilmelidir.
Çalışma koşullarında işçi aleyhine değişiklik niteliğinde olan görevlendirmelerin, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi uyarınca işçiyi bağlamayacağı açıktır. Bu kapsamda bir görevin yerine getirilmemesi işverene haklı fesih imkânı vermez.
Somut olayda;
İşveren tarafından davacı işçi 25.11.2008 tarihli yazı ile yine giriş çıkış kartlarını basmadığı gerekçesiyle uyarılmış ve uyarı yazısında “….aynı davranışın tekrarı halinde iş sözleşmenizin feshi sonucunu doğuracağı ihtaren tebliğ ederiz” şeklinde belirtilmiştir.
İşveren, 25.11.2008 tarihli ihtarnamesini takiben 28.11.2008 tarihli fesih bildirimiyle davacı işçinin iş akdinin önceki ihtarlara konu “işten sıklıkla süresinden önce ayrılmak” gerekçesiyle feshetmiştir.
Davacının son ihtarı 25.11.2008 tarihli olup, bu tarih ile fesih bildiriminin yapıldığı 28.11.2008 tarihi arasında davacının yeni bir eylemi söz konusu değildir. İşçinin ihtara konu eyleminden sonra yeni bir eylem olmadığı takdirde ihtarlara konu eylem nedeniyle iş akdinin feshi haklı sayılamaz. Bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.